Türkiye’de İslamcılık üzerine yaptığı akademik çalışmalarla tanınan Prof. Dr. İsmail Kara, uzun yıllardın üzerinde çalıştığı Resimli Cumhuriyet Din Kitabı üç cilt olarak Dergah Yayınları’nda okurlarıyla buluşturdu.
Cumhuriyet’in 100. yılı vesilesiyle çıkan kitap, hükümetin dindar kesimle ilişkisini 70 ana başlıkta yaklaşık 35 yıldır derlediği görseller üzerinden anlatıyor. Kara, kitapta 100 yaşını kutlayan Cumhuriyet’in hem dahil olduğu hem muhalefet ettiği din anlayışını ele alırken aynı zamanda kadının giyim kuşamını da ele alıyor.
Yenişafak’a konuşan Kara, 1960’lı yıllarda kadınların sosyal hayata katılımında dikkat ettikleri giyim kuşamda Latife Hanım’ın örnek alındığını belirterek şunları söyledi;
“Mustafa Kemal Paşa’nın eşi Latife hanımla olan fotoğrafı 1924 sonbaharında yani Cumhuriyetin ilanından ve 3 Mart 1924’ten sonra yapılan Doğu Karadeniz seyahatinde çekilmiş. Latife hanımın kıyafeti çarşaf değil modern bir kıyafet; elbette özel olarak hazırlanmış, hem örtünme kurallarına uygun hem de sosyal hayata katılan, eğitimli-şehirli yeni Müslüman kadının dış kıyafeti olarak, tabiri caizse modern veya asri. Bu fotoğraf kitabın konuları itibariyle iki açıdan önemli; biri Mustafa Kemal Paşa’nın ve eşinin 1924 yılının sonbaharında bile dışarıda, resmi olarak görünüşünü veriyor. Bu tesadüfi bir görüntü değil.
Fakat çok kısa bir zaman sonra bu görüntü radikal bir şekilde değişecek ve dahası karalanacak, kötülenecek. Sanki dışarıya, başkalarına, yabancıya ait bir şeymiş gibi karartılacak. Soruyoruz: Niçin ve nasıl? Kendisini de karartmak değil mi bu? 1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren mütedeyyin ailelerin kızları üniversite dahil eğitim-öğretimin bütün kademelerine, çalışma hayatına katılmaya başladıkları zaman tercih edecekleri kıyafetle Latife hanımın kıyafetinin benzerliği dikkat edilmesi gereken bir diğer husus. Kitapta fotoğraf ve çizimlerine de yer verdim, rahmetli Şule Yüksel hanımın bu süreçte dikkatle ve farklı bakış açılarıyla takip edilmesi gereken hususi bir yeri var. “Sıkmabaş” ifadesi 1920’lerde de kullanılıyordu, 60’lardan sonra da tekrar tedavüle girdi.”