Zorlu Bir Yol: Öz Farkındalık

2023 yılına veda etmemize birkaç hafta kaldı. Aralık ayının son günlerini yılın değerlendirmesini yapmak için çok değerli buluyorum. Her yılın başında kendimize yeni hedefler koyuyoruz, yaratım panoları hazırlıyoruz, sözler veriyoruz. Peki, yıl boyunca dönüp neyi ne kadar yaptık, yapamadıklarımız neler, neyi neden yapamadık diye bakıyor muyuz? Genellikle bunu ihmal ediyoruz. Bu nedenle, aslında 2023’ün son iki haftasını verimli geçirmek hepimiz için çok önemli. Çalıştığımız şirketlerden pay biçin; her yılın sonunda bir performans değerlendirmesini yapıyoruz, sonra yeni yılın performans hedeflerini belirliyoruz. “Gideceği limanı bilmeyen bir gemiye, hiçbir rüzgâr yardım edemez.” diye güzel bir söz vardır. 2024’te yönümüzün ne olacağına karar verebilmek için dönüp 2023’ün kâr-zarar bilançosunu çıkarmak elzemdir.

Şimdi bazılarınızın, “Kendime ayıracak vaktim yok ki…” dediğini duyar gibiyim.

Oysa sosyal medyada gezinmeye, dijital platformlardan dizi izlemeye ya da oyun oynamaya ayırdığımız zamanlardan kırpsak bile bu artık zamanlardan kendimize kocaman bir öz çalışma alanı yaratabiliriz.  

Serhat Yabancı, Kurtarıcı mısın, Kurban mı? kitabında insanın aslında kırkına vardığında değil, farkına vardığında mutlu olmaya, hayatı anlamlı yaşamaya başladığından bahseder. Ne kadar doğru! Kırklı yaşlarını geçenlerin çoğu, geri dönüp kendi hikâyelerine baktıklarında görürler ki kırklı yaşlarının başında bir uyanış yaşamışlardır. Bunun sebebi de farkındalığın bu yaşlarda gelişiyor olmasıdır. İnsan kendini mutlu etmeyi, kendine değer vermeyi, kendini ödüllendirmeyi, kendi başarılarını onurlandırmayı çocukluk ve gençlik yıllarında öğrenemiyor genellikle. Kırklı yaşlarında dünyaya geliş amacını fark ediyor, sürekli olarak karşısındakini mutlu etme çabasını terk ediyor, rotayı kendisine çeviriyor, kendi mutluluğunun peşine düşüyor ve keskin bir şekilde fark ediyor ki mutluluk dıştan içe değil, içten dışa üretilen bir simyadır. Tıpkı sevgi gibi. Bunu bir kere fark eden insan, hayatının yeni bir dönemine geçiyor ve ilk döneminde bu yanlış inanç yüzünden eksik kalan pek çok alanı kırklı yaşlarından sonra doldurmaya başlıyor. Önce öz bilincini tamamlıyor, değerlerini tanımlıyor, kendini sevmeyi öğreniyor. Kendini sevince de kendisini illa başkalarına sevdirme çabasından vazgeçiyor. İnsan bir kere kendinin farkına varmaya başlayınca hem dış dünyada hem de iç dünyasında hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını anlıyor. 

Peki, farkındalık için kırklı yaşları beklememeye ne dersiniz? Farkındalık yolculuğu güçlü insanların çıkabileceği bir yolculuktur çünkü bu yolculuğun sonunda yalnız kalmak da vardır, bağlılıklardan ve bağımlılıklardan arınmak da. 

“Öz farkındalık eksikliği zehirdir. Kafa yorma ve gözden geçirme ise panzehir.” Atomik Alışkanlıklar – James Clear

İnsanın kendini objektif olarak değerlendirmesi, kendisiyle yüzleşmesi, hep alıştığından vazgeçmesi elbette zordur. Güzel olansa, zoru başarmaktır. Cesaretle yola çıkmaya hazır mısınız? 

Web

Instagram

X

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir