Ölen İsrail askerlerinin spermlerini donduruyorlar: Siyonistleri ‘yok olma’ korkusu sardı

Katil İsrail’i savaş sonrası nüfus korkusu sardı. Öyle ki 7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı operasyonu sonrası İsrail’de ‘sperm dondurma’ talebi arttı.

Tel Aviv’deki bir hastanedeki doktorların ölü İsrail askerlerinin spermlerini alıp dondurmaya başladığı öğrenildi.

Aksa Tufanı Harekatı’nın ilk günü Raim müzik festivalinde (Super Nova) öldürülen üç genç adam üzerinde bu işlem yapıldı. Güneydoğu Tel Aviv’deki Kaplan Hastanesi sağlık personeli, ailelerinin isteği üzerine spermlerini aldı.

Şimdiye kadar 32’si asker, 7’si sivil olmak üzere 39 erkeğe işlem uygulandı ve bu sayı her geçen gün artıyor.

Haaretz’te yer alan haberde, İsrailli yetkililer, taleplerin çoğunun çatışmada öldürülen askerlerin ailelerinden geldiğini söylüyor. Çatışmanın başlangıcında İsrail Sağlık Bakanlığı’nın hukuk departmanı, sperm dondurma sürecini hızlandırmak için mahkeme onayı gerekliliğini ortadan kaldıran geçici bir emir yayınladı.

Bu süreçte İsrail Sağlık Bakanlığı, cenazelerin ülkenin merkezindeki askeri üssün morgundan Tel Aviv ve banliyölerindeki dört hastaneden birine nakledilmesi için özel bir ambulans servisi hazırladı.

İsrail Sağlık Bakanlığı Doğurganlık ve Doğum Dairesi başkanı Profesör Talia Goa şunları söylüyor:

“Şura’da bir irtibat memurumuz var ve koordinatörümüzün telefon numarası da tüm tüp bebek ve organ nakli birimlerine dağıtılmış durumda. 7/24 çalışıyoruz. Daha hızlı yaptığımız zaman, hareketli spermi bulma şansımız artıyor. Sperm koruması için en yüksek şans ilk 24 saatte ve onun da ilk ve ikinci yarıları arasında ciddi farklar var. Tıp literatüründen ve deneyimlerimizden öğrendiğimiz kadarıyla 72 saatten sonra ölü bir adamdan sperm alabilmek mümkün değil.”

Savaşın başından bu yana İsrail ordusu, ailelere çocuklarının öldürüldüğünü bildirmek istediğinde onlara spermleri saklama seçeneğinin belirtildiği bir form sunuyor.

İsrail’de sperm dondurma işlemine ilişkin bir yasa bulunmamakla birlikte, 2003 yılında dönemin Başsavcısı Eliakim Rubinstein diğer yasal kurumlarla işbirliği yaparak bu konuyla ilgili kılavuzlar yayınladı. Bu konu özellikle önemlidir çünkü ölenlerin anısının korunması ve torunların, mirasçıların statüsü Yahudi-İsrail geleneğinin temelleri olarak kabul ediliyor.

Yüzölçümüyle dünyanın en küçük ülkelerinden biri olan İsrail’in nüfusu 70 yılda tam 10 kat artarak 8.6 milyona ulaştı.

Doğurganlık oranı OECD ortalamasının iki katı olarak kayda geçti. Ortalama yaşam süresi 82’yi bulurken, sürekli göç alıyor. 2060 yılında da nüfusunun 21 milyona çıkacağı tahmin ediliyor.