İran’ın İsfahan kentinde bu yıl 5’incisi düzenlenen uluslararası “Mustafa (s.a.v) Ödülleri” yarışmasında Türk bilim insanı Prof. Dr. Murat Uysal, ödül kazandı.
Mustafa Bilim ve Teknoloji Vakfı tarafından İsfahan kentindeki tarihi Çehel Sütun Sarayı’nda düzenlenen ödül törenine İran ve İslam ülkelerinden çok sayıda bilim insanı, misyon temsilcileri, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın üst düzey yöneticileri ve politikacılar katıldı.
Bu yılki etkinlikte 500 bin dolarlık büyük ödülü Kanada’daki Queen’s Üniversitesi öğretim üyesi Mısırlı Prof. Dr. Ahmed Hasan ile ABD’deki Harward Tıp Fakültesi öğretim üyesi İranlı Prof Dr. Umid Ferruhzad paylaştı.
Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Abu Dabi New York Üniversitesinde öğretim üyesi olan Türk bilim insanı Prof. Dr. Murat Uysal da Optik Kablosuz İletişim Teknolojileri alanındaki çalışmaları ile ödüle layık görüldü.
Lübnan’daki Beyrut Amerikan Üniversitesi öğretim üyesi Lübnanlı Prof. Dr. Samia J. Khoury ile Malezya Teknoloji Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Kamboçya doğumlu Prof. Dr. Ahmed Fevzi İsmail de bilimsel çalışmaları nedeniyle ödüllendirildi.
2019 yılında düzenlenen ödül töreninde büyük ödülü Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin, kanser hastalarının profiline göre özelleştirilen mRNA tabanlı kanser aşılarının geliştirilmesi yönündeki çalışmalarıyla almıştı.
Türkiye’den katılan bilim insanları
“Mustafa Ödülleri” programına Türkiye’den katılan bilim insanları AA muhabirine açıklamada bulundu.
Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammed Deniz, yapılan çalışmaların bu tür etkinliklerde paylaşılması gerektiğini belirterek, “Birebir bilimsel bir ortamda hem bizi geliştiren bir şey hem de bulduğumuz, yaptığımız çalışmaları diğer insanlara anlatmak, onların fikirlerini almak, geniş bir spektrumda insanlarla tanışmak için önemli bir zemin.” ifadelerinde bulundu.
Bu tarz bilimsel çalışmaların her zaman karşılıklı etkileşimle yürüyen şeyler olduğunu söyleyen Deniz, gelen bir sorunun kişiyi aydınlatabileceği gibi başka bir insanın hiç düşünmeyeceği şeyi aklına getirebileceğini kaydetti.
Deniz, “O yüzden yaptığınız çalışmaları bir taraftan insanlarla paylaşmak ayrı bir zevk, kişisel bir tatmin noktası. Aynı zamanda fikir alış verişi yapıyorsunuz, dolayısıyla önemli.” dedi.
Bu tür ortamların, imkanların çoğaltılması gerektiğine işaret eden Deniz, “Eksikler var, çeşitlendirmek lazım. Farklı disiplinlerde bunu en geniş zeminde tartışmak için bu tür ortamları çoğaltmak lazım. Türkiye için özelde konuşuyorum daha çok bilimsel ortamların bu tür tartışmaların, uluslararası yapılması gerekiyor. Bu işin ucunda tabiki maddi desteklerle ilgili sıkıntılar var.” değerlendirmesinde bulundu.
Bilimsel amaçlarının yanı sıra işbirliği yanları da var
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Fizik Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Altuğ Özpineci, bu tür programların bilimsel amaçlarının yanı sıra işbirliği yanlarının da olduğunu belirterek, “Ben işin biraz da politika tarafıyla açıkçası daha çok ilgilendiğim için geliyorum buraya. İş birliklerini nasıl geliştirebiliriz, mesela bu benim için önem verdiğim bir konu.” diye konuştu.
İki sene önceki etkinliğe de katıldığını, ondan sonra bu etkinliği Türkiye’de düzenleme kararı aldıklarını kaydeden Özpineci, “Hatta organizasyonda da epey ilerledik. Maalesef 6 Şubat’taki depremi yaşadık. 14 Şubat olarak planlamıştık. İptal etmek durumunda kaldık.” ifadelerini kullandı.
Bu coğrafyada bilim ve teknolojideki en ileri ülkelerden birinin Türkiye, birisinin de İran olduğunu belirten Özpineci, “Türkiye olarak da biraz ihmal ettiğimizi düşünüyorum. Bu coğrafyadan ne alabilirizden ziyade buraya ne verebiliriz, bilim ve teknolojide bu ülkelerin gelişmesi için nasıl destek verebiliriz. O tarafı da benim ilgimi çekiyor, burada olma sebeplerimden biri de o.” değerlendirmesinde bulundu.
“Hazreti Muhammed kendi toplumunun gerçeklerine dayanarak bir medeniyet devrimi yapmıştı”
Bilim ve Ütopya Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Cemil Gözel de, “Bilim, kendisini yaratan iklimle kavga eden toplumlarda çürümeye yazgılı. Ama kendisini yaratan iklimi arkasına alan, onu aşma çabası içerisinde olan, o rüzgarla hareket eden toplumlarda yükseliyor.” diye konuştu.
Batı biliminin aydınlanma rüzgarını arkasına aldığını söyleyen Gözel, “Ancak geldiğimiz evrede emperyalizmin çürüyen bu aşamasında Batının bilimle kavga ettiğini, kendisini yaratan o iklimle aslında aydınlanma ile kavga ettiğini gözlemliyoruz. Dolayısıyla batı biliminin çürümeye yazgılı olduğunu gözlemleyebiliyoruz.” ifadelerinde bulundu.
Gözel, burada tam tersi bir iklim olduğunu, bilimi ilerletecek bir zemin oluştuğunu kaydederek, “Harezmilerin, Cezerilerin, İbn-i Sinaların yarattığı bilime yaslanan ve onu aşma çabası içerisinde olan, bir zeminde ilerliyor, bu anlamlı. Dolayısıyla Asya’da önümüzdeki dönemde bilimsel gelişmelerin artacağını, yükseleceğini söyleyebiliriz.” diye konuştu.
Mustafa Ödülleri için “doğunun Nobeli” benzetmesi yapıldığını ifade eden Gözel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Nobel bir birey, bilim insanı. Yaptığı buluşlarla Batıda adına ödüller verildi. Şimdi bu Mustafa Ödüllerine de doğunun Nobeli demeleri şu bakımdan anlamlı. Hazreti Muhammed kendi toplumunun gerçeklerine dayanarak bir medeniyet devrimi yapmıştı. Dolayısıyla o medeniyet devrimi bugün doğu uygarlıklarında yükselen yeni medeniyetin de ateşleyicisi rolünde.”